SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1261 >>

باب: الأسارى في السلاسل.

144. ESİRLERİN ZİNCİRE VURULMASI

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن محمد بن زياد، عن أبي هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (عجب الله من قوم يدخلون الجنة في السلاسل).

 

[-3010-] Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala zincirlere vurulmuş bir şekilde cennete giren kimselere şaşar. "

 

Tekrar: 4557.

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Cevzi şöyle demiştir: "Bu hadis'in anlamı şudur: Müslümanlar savaş sonunda düşmanları esir edip bağlarlar. Bu esirler de İslam'ın güzelliklerini görüp öğrenince kendi istekleriyle Müslüman olurlar ve cennete girerler. Aslında burada esirlerin zorla bağlanıp ele geçirilmesi onların cennete girmeleri sonucunu doğuran birinci sebeptir. Resulullah (s.a.v.) burada esirlerin zincire vurulmasını zorlama anlamında kullanmış gibidir. İşte zincire vurmak ve zorlamak esirlerin cennete girmesini sağlayan sebep olduğu için burada sonuç (cennete giriş), sebep yerine kullanılmıştır."

 

 

باب: فضل من أسلم من أهل الكتابين.

145. EHL-İ KİTAPTAN (YAHUDİLERDEN VE HIRİSTİYANLARDAN) MÜSLÜMAN OLANLARIN FAZİLETİ

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان بن عيينة: حدثنا صالح بن حي أبو حسن قال: سمعت الشعبي يقول: حدثني أبو بردة: أنه سمع أباه،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (ثلاثة يؤتون أجرهم مرتين: الرجل تكون له الأمة، فيعلمها فيحسن تعليمها، ويؤدبها فيحسن أدبها، ثم يعتقها فيتزوجها فله أجران، ومؤمن أهل الكتاب، الذي كان مؤمنا، ثم آمن بالنبي صلى الله عليه وسلم فله أجران، والعبد الذي يؤدي حق الله وينصح لسيده).

ثم قال الشعبي: وأعطيتكها بغير شيء وقد كان الرجل يرحل في أهون منها إلى المدينة.

 

[-3011-] Ebu Bürde şöyle demiştir: "Babamdan (Ebu Musa el-Eş'ari'den) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Şu üç kişinin sevabı iki defa verilir: 1. Bir kimsenin cariyesi vardır. Cariyesine öğretilmesi gerekenleri en güzel şekilde öğretmiş ve ahlakı eğitimini de en iyi tarzda vererek yetiştirmiştir. Sonra da bilgi, edep ve ahlak öğrettiği bu cariyeyi azat ederek kendisiyle evlenmiştir. Bu kişi iki defa sevap alır. 2. Ehl-i kitaptan olan birisi iman edince iki defa ecir alır. Bu kişi zaten daha önce mümindir ve son Nebie de iman etmiştir. 3. Allahım hakkı olan görevleri gereği gibi yerine getiren ve efendisine karşı olan sorumluluklarını aksatmayan köle de iki defa sevap alır."

 

Hadisin ravilerinden Şa'bi bu hadisi kendisinden alan Salih İbn Hayy'a şöyle demiştir: "Ben sana bu bilgiyi senden herhangi bir karşılık almaksızın verdim. Ben bundan daha önemsiz bilgileri alabilmek için Medıne'ye gelen birçok insan olduğunu biliyorum."

 

 

AÇIKLAMA:     el-Mühelleb şöyle demiştir: "Bu hadiste bazı kimselerin yaptıkları amellerin karşılığında iki defa sevap alacakları anlatılmış ve üç farklı örnek verilmiştir. Bu da herhangi bir iyiliğin iki farklı yönü varsa bu iyilik dolayısıyla aynı şekilde iki defa sevap alınacağına işaret eder."

 

İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Ehl-i kitabın mü'minleri muhakkak surette Resulullah'a (s.a.v.) da iman etmelidirler. Çünkü onlardan gelecek olan son Nebie iman edeceklerine dair söz ve ahit alınmıştır. Bu bakımdan akla şöyle bir soru gelebilir: Ehl-i kitap zaten son Nebie iman etmekle mükelleftir. Son Nebi geldiğinde de imanları devam edecektir. Bu durumda ayrı ayrı iki defa iman etmiş olmayacaklardır. Öyleyse nasıl iki defa sevap alırlar? Bu soruya şöyle cevap vermek mümkündür: Bu durumdaki ehl-i kitabın birinci imanları kitaplarında anlatılan özelliklere sahip olan kişinin Nebi olduğuna inanmaları şeklinde ortaya çıkarken ikinci imanları söz konusu özelliklere sahip olan kişinin Hz. Muhammed (s.a.v.) olduğuna inanmak şeklinde tecelli eder. İşte iki ayrı iman söz konusu olduğu için iki defa sevap alırlar."

 

Fakat hadisle ilgili olarak şu yorumu yapmak da mümkündür: "Hz. Nebi'e (s.a.v.) iman eden ehl-i kitap, kendisiyle aynı inancı paylaşan diğerleri gibi karşı çıkmadan ve direnmeden iman ettiği için iki defa sevap alır. Halbuki ehl-i kitabın bir kısmı ellerindeki kesin bilgiye rağmen sapıklıkta ısrar etmişlerdir. İşte Resulullah'a (s.a.v.) iman eden kimse eski dindaşlarıyla karşı karşıya gelmeyi göze aldığı ve hevasına uymadığı için bu sevabı alır."